TÜM NADİR KİTAPLARINIZ VE EFEMERALARINIZ ADRESİNİZDEN DEĞERİNDE ALINIR!
TÜM NADİR KİTAPLARINIZ VE EFEMERALARINIZ ADRESİNİZDEN DEĞERİNDE ALINIR!
Sepet 0
[1799 POST-MÜTEFERRİKA - MÜHENDİSHÂNE] Şerh-i Tuhfe-i Vehbî. Şerheden: Ahmed Hayati. Tab'ı: Müderris Abdurrahman Efendi
[1799 POST-MÜTEFERRİKA - MÜHENDİSHÂNE] Şerh-i Tuhfe-i Vehbî. Şerheden: Ahmed Hayati. Tab'ı: Müderris Abdurrahman Efendi
Euphemia Sahaf

[1799 POST-MÜTEFERRİKA - MÜHENDİSHÂNE] Şerh-i Tuhfe-i Vehbî. Şerheden: Ahmed Hayati. Tab'ı: Müderris Abdurrahman Efendi

Normal fiyat 22,500.00TL 0.00TL Birim fiyatı /
Vergi dahildir.

AHMED HAYATÎ EFENDİ [ELBİSTANÎ], (1753-1814)., Mühendishâne Matbaası, İstanbul (Üsküdar), Hicrî: 1215 = Milâdî: 1799. 

Döneminin özgün komple deri ve mıklepli klasik Osmanlı cildinde, cilt kapaklarında geleneksel çiçek süslemeleri mevcut, çok temiz durumda, 23 x 16 cm, Osmanlıca, [3], 503 sayfa.

Elbistanlı Ahmed Hayati tarafından yazılan bu şerh, Tuhfe-i Vehbi'nin edebiyat, şiir, aruz, edebi sanatlar ve gramere dair bilgiler içeren geniş ve ayrıntılı bir şerhidir. Tuhfe şerhi,8 Sünbül-zade Vehbi hayatta iken yazılmıştır. Sünbül-zade Vehbi, Nuhbe-i Vehbi'nin mukaddimesinde Ahmed Hayati'nin bu şerhine şu beyitle işaret etmektedir:

"Anı şerh eyledi hem bir nihrir Ederek riiz-ı nükatın tahrir."

Şerhin önsözünde verilen bilgilere göre Sünbül-zade Vehbi, Tuhfe-i Vehbi'yi nazmettikten sonra Ahmed Hayati'ye bir mektup göndererek ondan eserini şerh etmesini rica etmiştir (s. 2). Ahmed Hayati şerhi bu rica ve iltimas üzerine kaleme almış ve eserini Tuhfe-i Vehbi'nin telif tarihi olan 1197/1783 yılından dokuz sene sonra, 2 Ramazan 1206/2 Nisan 1792 tarihinde tamamlamış (s. 511) ve eserini Sadrazam Yusuf Ziya Paşa'ya takdim etmiştir (s. 2-3). Tuhfe Şerhi'nin başında bir önsöz (s. 2-4) ve bir mukaddime (s. 4-44) yer alır. Mukaddimeden sonra Tuhfe-i Vehbi'nin şerhine geçitmiş ve eser ilk beyitten son beyte kadar şerh ve izah edilmiştir. Önsözde eser hakkında, bilhassa şerhte dikkate alınan hususlar ile izlenen metoda dair açıklamalara yer verilmiştir. Eserin Farsça gramerine dair bilgiler içeren "mukaddime" kısmı, dört "maksad"a ayrılmıştır. Birinci maksad'da Farsça edatlar, ikinci maksad'da Farsça zamider ve bağtaçlar hakkında örneklerle bilgiler verilmiş; üçüncü maksad diğer gramer kaidelerine ve iştikak konusuna ayrılmıştır. Dördüncü maksad'da da "Feva'id-i nefise" başlığı altında kelimelerin harekeleri beyanında "huruf-i mühmele" ve "huruf-i mu 'ceme"ye dair bilgiler aktarılmış ve şerhte kullanılan bazı imla özellikleriyle ilgili açıklamalar yapılmıştır.  Şerhte asıl metin mısra mısra ele alınmış ve beyitlerde geçen Farsça kelimelerin okunuşu yazıyla kaydedilmiştir. Sözlükte nazmedilen Farsça kelimelerin Tuhfe-i Vehbi'deki Türkçe karşılığı dışında, varsa diğer anlamları ve Türkçe karşılıklan verilmiştir. Gramer özelliği arzeden Farsça kelimeler incelenmiş; şerhedilen Farsça kelimeler daha önce geçmiş ise, bunların kıt'a ve beyiderine gönderme yapılmıştır. Farsça kelimelerin hareke ve anlamları hususlarında sözlüklerdeki farklılıklara işaret edilmiş ve istifade edilen sözlüklerin adı zikredilmiştir. Şerhte bazı kelimeler için şahit beyit nakledilmiş ve şairin adı belirtilmiştir. Örnek beyitler arasında Türkçe beyitler de yer almaktadır. Şarih gerekli gördüğü yerlerde Farsça kelimelerin Türkçe karşılıkları yanında Çağatayca karşılıklarını da vermiştir (örnek için bkz. s. 119, 133, 134, 135, 139); ayrıca her Farsça kelimenin Arapça karşılığını da kaydetmiştir. 

Ahmed Hayati, bilinen ve yaygın olarak kullanılan Farsça kelimeler üzerinde fazla durmamış, mazmun olarak kullanılan Farsça kelimelerin mecaz ve istiareli kullanımlarına işaret etmiştir. Şarih, beyitlerin şerhine geçmeden önce bazı kıt'alarda göze çarpan edebi özelliklere ve kıt'ada nazmedilen kelimelerin konusuna kısaca değinmiştir. Örneğin Tuhfe-i Vehbi'nin üçüncü kıt'asının şerhinde, "bu kıt'ada serapa mezkur olan cinas ve tıbiik ve müra'at-ı nazir emsali san'atlar ile, güle ve suya müte'allik ve müşabih ma'na-dar ve nükte-dan olan eşyanın esamileridir" şeklinde kıt'ada görülen edebi sanatları ve nazmedilen Farsça kelimelerin konusunu belirtmiştir (s. 132). Bu açıklamalardan sonra kıt'anın nazmında kullanılan bahir ve vezin hakkında bilgi verilmiştir. Müellif, eserden herkesin yararlanması düşüncesiyle şerhte ayrıntıya girmekten, ince anlamlar ifade etmekten kaçınmış ve Tuhfe-i Vehbi, müellifin ifadesiyle "kolay ve kabaca kelimelerle tefsir edilmiştir" (s. 4). 

Tuhfe'nin bu şerhi, ilk baskısı 1215/1799 ve son baskısı da 1271/1855 yılında olmak üzere altı kez basılmıştır. (Kaynak: Tuhfe-i Vehbi şerhleri, Yusuf Öz).

Ahmed Hayati, 1165/1752 yılında Kahramanmaraş'ın Elbistan ilçesinde doğdu. Babası, dönemin müftüsü Ahmed Efendi'dir. Tahsilini Elbistan'da tamamlayan Ahmed Hayati, babasının ölümünden sonra, onun yerine Elbistan müftülüğüne atandı ve bir müddet bu görevde kaldıktan sonra İstanbul'a geldi. Hayati-i Elbistani adıyla tanınan müellif, Ayasofya'da dersler vermiş, buradan Darü'l-Hilafeti'l-'Aliyye müderrisliğine geçerek o dönemin Maraşeyaleti mutasarrıfı ve çeşitli devlet kademelerinde görev almış olan Sadrazam Yusuf Ziya Paşa'ya hocalık yapmıştır. 1224/1809 yılı civarında Saray Bosna Mevlevihanesi, iki yıl sonra Irak ve Bağdat Mevlevihanesi şeyhliğine atanmıştır. Bağdat'tan tekrar İstanbul' a dönmüş ve S afer 1229/0cak 1814 tarihinde vefat etmiştir.

Tuhfe, Mühendishane Matbaası'nda basılmış ilk eserlerdendir. Matbaa açıldıktan hemen sonraki yıl Müderris Abdurrahman Efendi bu kitabı basar. Müderris Abdurrahman Efendi, 1797 yılında Üsküdar - İstanbul'da açılan "Mühendishane Matbaası"nın ilk müdürüdür. Cebir ve geometri müderrisi olan Abdurrahman Efendi, Nizam-ı Cedid hareketleri esnasında 1793 yılında kurulan Mühendishane-i Berrî-i Hümâyûn ("Mühendishâne-i Cedide") (ya da kısaca bilinen adıyla "Mühendishane") açılmadan önce 10 yıl boyunca Fransız uzmanlardan istihkam teknikleri konusunda ders almış ve "Mühendishane Matbaası"nı idare ederken yeni kurulan okulda mühendislik dersleri de vermiştir. Halk arasında "Üsküdar Matbaası" olarak da bilinen Mühendishane Matbaası'nda basılan eserlerin toplam sayısı on dokuz kalemi bulmaktadır. Mahmud Râif Efendi’nin, Nizâm-ı Cedîd hareketini tanıtmak amacıyla otuz altı gravür içeren yirmi yedi levha ile birlikte 200 adet basılan Tableau des nouveaux règlemens de l’Empire ottoman adlı eseri burada basılan eserlerin en değerlisidir. Askerî yenilikleri ve yapılan reformları yabancılara tanıtma amacı güdüldüğünden eser Fransızca kaleme alınmıştır. Bunlardan Reîsülküttâb Âtıf Efendi’ye 100 adet teslim edilmiş olması yabancı devlet elçiliklerine dağıtılmasının öngörüldüğüne işaret eder. Basılan diğer eserlerin içinde Mühendishâne eğitimine hitap eden, ders kitabı olarak kullanılacaklar yanında lugatların da çoğunlukta olduğu görülmektedir. Bu haliyle Mühendishâne Matbaası’ndaki ilk yayınlarla âdeta eğitim için gerekli olan eserlerin hazırlanması amaçlanmıştır. (Kaynak: İslâm ansiklopedisi TDV: Mühendishâne Matbaası).

Çok nadir. İlk baskı. Bu baskı Özege'de yok.; OCLC'de yok.; TBTK 1476.; Beydilli: Türk bilim ve matbaacılık tarihinde Mühendishâne Matbaası ve Kütüphânesi, (1776-1826), s. 253.

-- Türk / Osmanlı matbuatı Mühendishane Üsküdar Sünbülzâde Vehbi Tuhfe şerhleri Şarih İslam Eğitim.