[TÜRK / İSLAM SANATÇILARI - ASLI BACI] Süsleme sanatçısı Münevver Tolun ve Habeş İmparatoru Haile Selasiye. Üç adet orijinal fotoğraf
MÜNEVVER TOLUN (1935-).; HAİLE SELASİYE (1892-1975).
Habeşistan İmparatoru Haile Selasiye (1892-1975) ve Türk temsilcilerimiz ile Altın Şeref madalyası taltiflerinde Münevver Tolun, 1944 yılında hediye takdim edilirken ard arda çekilmiş üç adet fotoğraf. 17 x 12 cm.
Asıl adı Münevver Tolun olan âşık, 1935'te Afyonkarahisar’da doğmuştur. Tolun'un bir dönem Osmanlı sarayında da bulunmuş olan Âşık Ömer’in torunlarından olduğu bilinmektedir (Çınar 2008: 46). 1950'de Selçuk Kız Meslek Lisesi’ni bitiren Tolun, aynı yıl Güzel Sanatlar Akademisi’ndeki lisans eğitimine Şark Süsleme bölümünde başlamış ve buradan mezun olduktan sonra yıllarca moda ve işleme sanatı üzerine çalışmalar yürütmüştür. Bu çalışmaları kapsamında pek çok ülkede bulunmuş, sergiler açmış ve ödüller kazanmıştır (Nasrattınoğlu 2006: 175). Tolun, modayla ilgili çalışmalarının dışında ayrıca resim, seramik ve gravür sanatlarıyla da meşgul olan çok yönlü bir sanatçı olarak şiir ile otuzlu yaşlarından sonra ilgilenmeye başlamıştır. Şair, 1958'de babasını, 1969'da da annesini kaybetmiştir. Özellikle annesinin ölümü, şairin kendini şiirle ifade etmeye başlamasında etkin rol oynayan kilometre taşlarından biridir. Şiire başladığı dönemlerde saz çalmaya da merak duyan şair, kendi şiirlerini kendi oluşturduğu melodiler eşliğinde seslendirmeye başlamıştır. 1970’li yıllardan itibaren âşık festivallerine katılmaya başlayan şair, bu dönemde ünlü bir gazeteci ve şair olan Tahir Kutsi Makal ile tanışmıştır. Aslı Bacı mahlası kendisine Makal tarafından verilmiştir (Nasrattınoğlu 2006: 175). Katıldığı bu festivallerde âşık olmanın gerekleri olan irticalen şiir söyleme ve saz çalma becerileri ile âşıklıkta kendini kanıtlamıştır. Hiç evlenmeyen şairin bir ağabeyi bulunmaktadır.
Şiirlerinde Aslı Bacı mahlasını kullanan (Çınar 2008: 46) Tolun, şiirlerini bir kitapta toplamamış olsa da dergi ve gazete gibi süreli yayınlarda yayımlanmış çok sayıda şiiri olduğu bilinmektedir. Bu şiirlerin önemli bir kısmı masa başında yazılarak üretilirken küçük bir kısmı ise çeşitli festivallerde sözlü kültür ortamlarında saz eşliğinde yaratıldıktan sonra yeniden düzenlenerek son hâllerini almıştır. Bu şiirlerden bazı örnekler Feyzi Halıcı’nın bir çalışmasında yer almaktadır (1992). Bu yönü ile herhangi bir ustası olmamasına ve saz çalmayı geç öğrenmiş olmasına karşın kendisinin bir saz şairi olduğunu söylemek mümkün görülmektedir. Sekiz ve on birli hece ölçülerini kullanarak ürettiği şiirleri dörtlüklerden oluşmaktadır. Kullandığı dil içerisinde yerel kelimeler yer alabilmektedir. Şiirlerinde kullandığı nazım biçimlerinin başında koşma ve semai gelmektedir. Ancak âşık tarzı destan biçimine dâhil edilebilecek örnekler de yer almaktadır. Bu şiirlerden biri olan Afyon İlinde adını taşıyan ve on sekiz dörtlükten oluşan destan (Nasrattınoğlu 2006: 182-184), yerel kültüre ait olan etnografik malzemelerin tanıtımı niteliğindedir ve âşıklarda genel olarak görülen yerel kültürü yüceltme temasını işlemektedir. Ancak âşığın güzellemeleri yalnızca memleket üzerine değildir. Bu güzellemelerin merkezinde bazen aile olgusu, bazen de aşk yer almaktadır. Güzelleme dışında şiirlerde kendini baskın bir şekilde gösteren bir başka nazım türü de koçaklamadır. Yurt sevgisi ve savaş temalarını işlediği şiirlerinden biri olan Seni Bu Meydanda Ezer Giderim (Nasrattınoğlu 2006: 179) adlı eserinde yüksek bir coşku ile vatansever duygular açığa vurulmaktadır. (Kaynak: Ahmet Yesevi Üni. Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğü online).
-- Kadın Türk / İslam sanatı Halk şiiri Edebiyat Fotoğraf Koleksiyon Kraliyet